Etik iki bin yıldan beri tartışılan konu olmasına karşın; ogranizasyonlarda etik yönetim ve iş ahlakı, 1960’lı yıllardan itibaren sosyal sorumluluk hareketinin sonucu olarak önem kazanmıştır. Toplumun beklentilerini karşılama, hizmet alan ve verenlerin haklarını koruma gibi amaçlar, yönetimde evrensel kabul gören değerlere dayalı etik ilkelerin benimsenmesi ve uygulanmasını da beraberinde getirmiştir. Etik yönetim ya da ahlak temelli yönetim anlayışı, kararların tutarlı ve herkesin yararına adil bir biçimde verilmesi ile ilgilenir. Yöneticelere, tarafsız ve gerçeklere dayalı olma, bireylerin varlığına saygı duyma ve herkes için en iyi olacak eylemlerin seçilmesi ve bu eylemlerde; adalet, eşitlik, dürüstlük, açıklık, sevgi, hoşgörü gibi evrensel değerleri temel almayı sağlar.

Bu yazıda ahlak temelli yönetim anlayışı kapsamında, kavram olarak etik ve ahlak, iş etiği, yönetimde etik, etik liderlik ve toplam ahlak yönetimi gibi konuların yönetim ve organizasyon açısından önemi dikkate alınarak tartışıldı.

Although ethics has been a subject of debate for more than two thousand years, the topics of ethical management and business conduct in organizations have only emerged as an outcome of the social responsibility movement that first appeared in the 1960’s. The treatment of these topics has encompassed the goals of meeting the expectations of the community, protecting the rights of both service providers and receivers and adopting and implementing ethical principles in management that are based on universally accepted values. The concept of ethical management or management based on morals deals with decision-making that is consistent, fair and to the benefit of all. It imposes upon managers the basic tenets of impartiality, adherence to the truth, respect for the individual and the choice of those actions that are to the benefit of all concerned, actions to be based on such universal values as justice, honesty, openness, love and tolerance. This article will discuss such topics as ethics and morality, business ethics, management ethics, ethical leadership and management of community morals within the scope of a concept of management based on ethical values, taking into consideration the importance of these in terms of management and the organization.

Hücrenin biyokimyasal sürecini değiştiren ve doğrudan ya da dolaylı olarak hücrenin çoğalmasını engelleyen kemoterapi, genellikle normal hücrelere zarar vermeden anormal hücreleri yok etmek, tümör gelişimini baskılamak ya da ağrı/obstrüksiyon gibi belirtileri kontrol altına almak amacı ile kanserin tedavisinde cerrahi ve radyoterapi ile birlikte ya da tek başına kullanılan bir tedavi yöntemidir. Farklı etki mekanizmasına sahip olan antineoplastik ilaçlar tedavide tek ilaç olarak veya birkaç ilaç birbiri ile kombine edilerek uygulanmaktadır. Bu ilaçlar aynı zamanda özellikle kemik iliği, saç ve mukoza gibi hızlı çoğalan normal hücreleri de etkileyerek hastada kanama, orgunluk, enfeksiyon, saç dökülmesi, ağıziçi iltahabı ve ishal gibi farklı yan etkilerin görülmesine neden olur. Buna ek olarak organları etkileyerek kalp, böbrek, solunum sistemi, karaciğer, üreme ve sinir sistemi hücrelerinde hasar oluşması riskini artırabilir. Yan etkilerin şiddeti ve sıklığı bireyden bireye farklılık göstermekle birlikte tedaviye bağlı gelişen yan etkilerin kontrol altına alınamaması hastaların tedaviyi terk etmesine, tedavi dozunun azaltılmasına ya da tedavinin sonlandırılmasına neden olabilir. Bu nedenle etkili tedavinin sürdürülebilmesi için kemoterapi hemşiresi tedavi öncesi uygulanacak kemoterapi porotokolünde yer alan ilaçların yan etkileri hakkında hastaları bilgilendirmeli, tedaviye bağlı gelişen yan etkileri izlemeli ve gerektiğinde ekip yaklaşımı ile hastada var olan sorunları kontrol altına almak için etkili hemşirelik girişimlerini planlamalıdır.

Chemotherapy changes the biochemical operation of cells and prevents their growth, either directly or indirectly. It is generally used, either by itself or together with surgery and radiotherapy, as a method of treatment for cancer, aiming to eradicate abnormal cells without harming normal cells, hinder the development of tumors and control symptoms such as pain and obstruction. Having different mechanisms of effect, antineoplastic drugs can be administered as a single drug or in a combination with other drugs. These drugs at the same time effect normal rapidly-multiplying cells such as are found in bone marrow, hair and mucus and are the cause of various side effects in the patient. Some of these effects may be internal bleeding, fatigue, infection, alopecia, stomatitis and diarrhea. In addition, the drugs affect the internal organs and increase the risk of cardiac, renal, pulmonary, hepatic, reproductive and neurological toxicity. While the degree and frequency of side effects differ from individual to individual, inability to control developing side effects during the process of treatment may cause patients to shy away from treatment, reduce treatment doses or even terminate treatment altogether. It is for this reason and so that effective treatment may be sustained that the chemotherapy nurse must inform the patient of the side effects of the prescribed chemotherapy before treatment begings. The nurse mut follow the side effects of the treatment closely and if necessary, plan effective nursing interventions using the approach of team collaboration to ensure that the patient’s problems are under control.

Solunum sisteminin değerlendirilmesindeki amaç solunum sistemi organları ve bu organların fonksiyonlarının anlaşılabilmesidir. Solunum sisteminin değerlendirmesinde inspeksiyon, perküsyon, palpasyon ve oskültasyondan yararlanılır. Bu yazıda; değerlendirme yöntemlerinden oskültasyon, klinikte daha sıklıkla kullanılmasından dolayı palpasyon ve perküsyon yöntemlerine göre daha detaylı olarak ele alındı. Solunum sisteminin temel organları, solunum sistemi şikayetlerine yönelik öykü alma, solunum sistemi değerlendirmesinde normal ve normal olmayan bulgular üzerinde de duruldu.

The purpose of respiratory assesment is to assess the respiratory organs and their functions. Respiratory assesment methods are inspection, percussion, palpation and auscultation. In this article, you will also find knowledge abouth the main respiratory organs, history taking related with respiratory illness, normal/abnormal findings related to respiratory system.

Mekanik ventilasyon, bu amaçla tasarlanmış bir cihaz aracılığı ile hastaya solunum desteğinin sağlanmasıdır. Çeşitli nedenlerle akut solunum yetmezliği olan olgularda solunum iş yükünü azaltmak, hipoksemi ve akut solunum asidozunu düzeltmek amacıyla uygulanır. Mekanik ventilasyon uygulanan hastaya bakım veren ekibin mekanik ventilasyon endikasyonlarını, mekanik ventilatörde kullanılan modları, ayarları, ventilatörle ilgili alarm nedenlerini ve bunların çözümüne ilişkin girişimleri iyi bilmesi gerekir. Mekanik ventilasyon uygulamaları ile ilgili literatürde birçok araştırma vardır. Mekanik ventilasyon uygulanan hastaların bakım ve takibinde, bu araştırma sonuçlarından yararlanılarak, kanıta dayalı ortak bakım planlarının oluşturulması bakımın iyileşmesini sağlayacak ve maliyetleri düşürecektir. Bu makalede; mekanik ventilasyonda sık kullanılan modlar, ventilatörde karşılaşılabilecek alarmlar ve bunların çözümü ile birlikte, mekanik ventilasyondaki hastanın izlenmesi ve bakımında kullanılabilecek kanıta dayalı uygulamalara yer verilmiştir.

Mechanical ventilation consists of providing respiratory support for patients by means of a machine designed for this purpose. In cases of acute respiratory failure caused by various factors, mechanical ventilation is used to decrease the ventilatory workload and regulate oxigenation and acute respiratory acidosis. The health team involved in administering mechanical ventilation during the care of a patient must be well informed about the indications for mechanical ventilation, the modes and settings used in the process, alarm factors and the intervention to be applied in such cases. There are many studies in the literature concerning the application of mechanical ventilation. Making use of these studies in the care and monitoring of patients requiring mechanical ventilation and creating-based care plans will improve the quality of care and also reduce costs. This article encompasses a description of the modes of mechanical ventilation most frequently used, the types of alrms that can be encountered during ventilation along with the action needed to remedy such cases, as well as a review of the evidence-based applications that may be used in patient monitoring and care.

AMAÇ: Çocuğun gelişiminde vazgeçilmez bir yeri olan annelerin, işyerinde çalışmalarının çocuğun ruh sağlığına etkilerini incelemek amacıyla bu çalışma tanımlayıcı olarak planlandı.
YÖNTEMLER: Çalışmanın örneklemini 6-12 yaş grubunda çocuğu olan 152 anne oluşturdu. Verilerin toplanmasında “Ruhsal Uyum Ölçeği” ve anket formu kullanıldı.
BULGULAR: Çalışma grubundaki çocukların ruhsal uyumsuzluk sorunu olduğu (% 38.8), en sık görülen sorunların tırnak yeme-parmak emme (% 15.9) ve okul başarısızlığı (% 15.2) olduğu belirlendi. Annelerin çalışması ile çocukta ruhsal sorun görülmesi arasında istatistiksel olarak bir ilişki olmadığı görüldü.
SONUÇ: Çalışma grubundaki kız çocuklarında mevrotik sorunların, erkek çocuklarında davranış bozukluklarının daha çok olduğu belirlendi.

OBJECTIVE: This study was planned demographically and analytically to investigate the effect of the working status of mothers, who have an unavoidable place in the development of children, on the mental health of children.
METHODS: The sample of the study was formed 152 mothers who had 6-12 age group children. The collection of data was done by the use of forms which were developed by the researcher and the Psychological Adaptation Questionnaire.
RESULTS: It was determined that there were mental maladjustment problems in the 38.8% of the children in the working group and the most frequent problems observed were biting nails-sucking fingers 15.9% and lack of success at school 15.2%. It was found that there were no statistical relations between the working status of mothers with the existence of problems in the children.
CONCLUSION: In the working group, neurotic problems were observed more in daughters and behavioral problems were observed more in sons.