Journal of Education and Research in Nursing
MISCELLANEOUS | |
1. | Editörün Kaleminden Emine Türkmen Pages 1 - 2 Abstract |Full Text PDF |
REVIEW | |
2. | Leadership and Management: All Theory No Practice? Elizabeth Anne Herdman Pages 3 - 9 Bu makalede 21. yüzyıldaki liderlik ve yöneticilikle ilgili yanlışların neler olduğunu sorguladım. Örneğin, uzun yıllardır yapılan araştırmalarla yönetim kuramı ve uygulamalarının yararları gösterilmesine rağmen neden hala çok sayıda kötü yönetilen kuruluş bulunmaktadır? Modern iş uygulamalarının 19. ve 20. yüzyılın bilimsel yönetiminden sapan bir dönüşüm olmadığını, fakat bunun yerine meslekleri içerecek şekilde el emeğiyle yapılan işin ötesinde, kendi kurallarını/prensiplerini genişletme olduğunu iddia etmekteyim. Bu, sağlık ve eğitim de dahil olmak üzere, daha çok sosyal yönü olan ve problemli insan kaynakları uygulamaları ile kendini gösteren bir ilişki içindedir. Bunlar, ‘uzman’ yöneticiler/ liderler yerine daha ‘eğitimsiz’ olanların atanmasını sağlayan iltimasçılığın çeşitli şekilleridir. Şimdi, bu ‘eğitimsiz’ yöneticilerin/ liderlerin hem örgütlere/kurumlara hem de topluma getirdiği maliyetlerin ölçülmesine başlamanın zamanıdır. In this paper I ask what is wrong with 21st century leadership and management. For example, why, when there exists the benefits of decades of research into management theory and practice, are so many organizations so poorly managed and led? I suggest that modern work practices are not a departure from those of the 19th and 20th century scientific management but rather an extension of their principles beyond manual work to include the professions. This is related to the corporate takeover of more social domains, including health and education, and the associated problematic human resource practices which predominate. They include various forms of favouritism which ensure the appointment of ‘uneducated’ rather than ‘expert’ managers/leaders. It is time to start measuring the cost to both organizations and society, of ‘uneducated’ managers/leaders. |
3. | The Scope and Legal Aspects of Forensic Nursing Dilek Çilingir, Sevilay Hintistan Pages 10 - 15 Günümüzde sağlık çalışanlarının sıklıkla adli olaylarla karşılaşmaları nedeniyle sağlık bakım hizmetlerinde adli boyut ön plana çıkmaktadır. Sağlık ekibinin bir üyesi olan hemşireden adli olayların çözümüne destek vermesi beklenmektedir. Bu doğrultuda ortaya çıkan adli hemşirelik, hemşireliğin biyopsikososyal eğitimiyle birleştirilen sağlık bakımının adli boyutunun uygulaması olarak tanımlanmaktadır. Uluslararası Adli Hemşireler Birliği’ne göre adli hemşirenin çalışma alanları arasında kişilerarası şiddet, travmalar, insan hakları ihlalleri, halk sağlığı ve güvenliği yer almaktadır. Adli hemşirenin görevleri ise öykü alma, fiziksel değerlendirme, adli muayene, kanıtların toplanması, korunması ve güvenlik zincirinin sağlanması, psikolojik destek, adli rapor yazımı ve mahkemede tanıklık etmektir. Adli hemşirelerin görev ve sorumlulukları, meslek özellikleri ve etik ilkeler kapsamında tanımlanmasına karşın adli hemşirelikle ilgili yasa ve yönetmelikler olmaması nedeniyle çalışma alanlarında çeşitli güçlüklerle karşılaşabilmektedirler. Adli hemşirelerin uygulama alanlarında daha yaygın olarak yer almasıyla mesleki ve etik sorunların çözümü sağlanabilir. Today, forensic nursing has emerged in health care services due to the fact that health care workers frequently encounter forensic events. As a member of the health care team, nurses are often expected to help solve criminal cases. In this regard, forensic nursing is defined as biopsychosocial aspects of nursing education combined with the forensic scope of health care practice. According to the International Association of Forensic Nurses, forensic nursing practice may include exposure to interpersonal violence, trauma, human rights abuses, and public health and safety issues. The responsibilities of forensic nurses may include providing anamnesis, making physical assessments, giving forensic examinations, collecting evidence, providing protection and psychological support, writing forensic reports, and testifying as witnesses in court. The duties and responsibilities of forensic nurses must be defined in conjunction with professional aspects and ethical principles, but forensic nurses may face difficulties in some areas of practice because there are no laws and regulations related to forensic nursing. Forensic nurses taking part in more common areas of practice may find solutions to any professional and ethical problems. |
RESEARCH ARTICLE | |
4. | Comparing Nurses’ Attitudes Toward Productivity with the Organizational and Managerial Structures in Hospitals Nilgün Göktepe, Ülkü Baykal Pages 16 - 22 AMAÇ: Bu çalışmada, hemşirelerin verimliliğe ilişkin tutumları ile hastanelerin örgütsel ve yönetsel yapılarına ilişkin özelliklerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. YÖNTEMLER: Çalışma tanımlayıcı tasarımda gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya, İstanbul İli Avrupa bölgesinde yer alan 18 hastaneden (Sağlık Bakanlığı ve üniversite hastaneleri ile özel hastaneler) 1061 hemşire katılmıştır. Veri toplama aracı olarak, hemşirelerin sosyo-demografik özellikleri, hastanelerin verimlilikle ilişkili olduğu düşünülen yönetsel ve örgütsel yapılarına yönelik bir anket ile 39 madde ve beş alt boyuttan oluşan “Verimliliğe İlişkin Tutum Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırma verileri, etik kurul onayı alındıktan sonra, hastanelere gidilerek elden dağıtılıptoplanmıştır. Veriler SPSS 17.0 paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. BULGULAR: Hemşirelerin, Verimliliğe İlişkin Tutum Ölçeği’nden aldıkları toplam puan ortalamasının orta düzeyde olduğu (48.98±11.44), ölçek alt boyut puanlarından ise “Mesleğe Bağlılık” (70.35±15.93) alt boyutunda en yüksek, buna karşın “Ödüllendirme” (33.02±20.86) ve ‘Çalışma Koşulları’ (33.04±16.16) alt boyutlarında da en düşük puan ortalamasına sahip oldukları bulunmuştur. İstatistiksel karşılaştırmalarda; hemşirelerin verimliliğe ilişkin tutum toplam puan ve alt boyut puanları ile hastanelerin fizik yapı-donanımı, hemşirelik personelinin yönetimi ve kurumun yönetim anlayışı gibi bir çok değişken arasında anlamlı farkların olduğu belirlenmiştir (p<.001). SONUÇ: Hastanelerin fizik yapı-donanım, hemşirelik personelinin yönetimi ve genel yönetim anlayışının, verimliliğe ilişkin tutumu etkilediği; dolayısıyla bu konularda yapılacak iyileştirme çalışmalarının tutumu olumlu yönde etkileyebileceği söylenebilir. OBJECTIVE: To compare nurses’ attitudes towards productivity with the organizational and managerial structures in hospitals. METHODS: The study is descriptive in design. The study population consists of 1061 nurses working in 18 government, university, and private hospitals on the European side of Istanbul. In order to colle ct the data, a survey on the nurses’ socio-demographic background and aspects of their hospital’s administrative and organizational structures was distributed. Additionally, a 39-item "Attitude on Productivity Scale" with 5 subgroups was used. The data were obtained after ethics committee approval and individually collected from each hospital. Data were analyzed using SPSS 17.0 package program. RESULTS: The average score of nurses’ attitudes towards productivity is at a medium level (48.98±11.44); the sub-dimension of “dedication to job” (70.35±15.93) is the highest, while the sub-dimensions of “working conditions” (33.04±16.16) and “awarding” (33.02±20.86) are the lowest ones. The comparisons between the nurses’ attitudes towards hospital productivity with a total score and subscale scores in hospital building systems and structures and nursing and general management style are statistically significant (p<.001). CONCLUSION: The results indicate that hospital building systems and structures as well as nursing and general management approaches do affect the nurses’ attitudes towards productivity and future improvement efforts on these issues can have a positive impact on these attitudes. |
5. | Determining the Emotional Reactions of Couples Undergoing Assisted Reproductive Procedures Nuray Dilek, N. Kızılkaya Beji Pages 24 - 29 AMAÇ: Araştırma, daha önce en az bir kez İn-Vitro Fertilizasyon (IVF) ve embriyo transferi (ET) tedavisi görmüş çiftlerin emosyonel tepkilerinin belirlenmesi amacıyla yapıldı. YÖNTEMLER: Araştırma Ocak-Temmuz 2009 tarihleri arasında bir üniversite hastanesinin tüp bebek ünitesine başvuran, en az bir kez IVF tedavisi görmüş, çalışmaya katılmayı kabul eden 80 çift ile gerçekleştirildi. Veriler, çiftlerin sosyo-demografik özelliklerini belirlemek için tanıtıcı bilgiler içeren soru formu ve Yardımcı Üreme Tekniği Uygulamasından Sonra Psikolojik Değerlendirme Testi (YÜT-PDT) kullanılarak toplandı. Veri toplama araçları, karşılıklı görüşme yöntemi ile uygulandı. Veriler yüzdelik, ki-kare testi, tek yönlü varyans analizi, student t testi ile değerlendirildi. BULGULAR: Kadınların YÜT-PDT toplam puanı 31.51±5.07, erkeklerin YÜT-PDT toplamı 28.31±5.88 idi ve aralarında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde fark (t=3.69; p<0.001) bulundu. Çiftlerin, en fazla hamilelik testinin negatif olduğunu öğrendikleri zaman ve hamilelik testi yapılmadan önceki bekleme süresinde endişe duydukları ve üzüldükleri saptandı. SONUÇ: Çalışmada; çiftlerin, her ikisinin de IVF tedavisi boyunca emosyonel olarak bu durumdan etkilendikleri, kadınların erkeklere kıyasla daha fazla emosyonel sorun yaşadıkları belirlendi. OBJECTIVE: To determine the emotional reactions of couples who have undergone in-vitro fertilization at least once. METHODS: 80 couples who have undergone in-vitro fertilization at least once were included in this study. They were admitted to the IVF unit of a university hospital between January and July 2009. All couples agreed to be a part of this study. Data were obtained by questionnaire and the Psychological Evaluation Test After the Use of Assisted Reproduction Techniques (PET-ART) in order to determine the sociodemographic information of the couples. Data were collected by personal interview and evaluated by percentage, chi-square, one-way analysis of variance and student t test. RESULTS: The total PET-ART values for women and men were 31.51±5.07 and 28.31±5.88 respectively. There was a statistically significant difference between them. It was found that the couples were most anxious before the pregnancy test and disappointed at the time when they learned the result was negative. CONCLUSION: Both partners were affected emotionally during the invitro fertilization period, but women had more emotional problems in comparison to men. |
REVIEW | |
6. | A Current Approach in Nursing Practice: Telephone Usage Sevilay Hintistan, Dilek Çilingir Pages 30 - 35 Günümüzde sağlık alanındaki teknolojik gelişmeler hemşirelik uygulamalarında değişim yapma gereksinimini ortaya çıkarmıştır. Hemşireler, sağlık hizmetlerinde özellikle bakım kalitesini artıracak, sağlık bakım kaynaklarının etkin kullanımını ve bakımın sürekliliğini sağlayacak alanlara yönelmektedir. Hemşirelik uygulamalarında telefon kullanımı birey/ailelere yaşadıkları ortamda gereksinim duydukları konular ile ilgili gerekli bilgilerin verilmesini içermektedir. Telefon; maliyeti düşük, hastane başvurularını azaltan, hasta memnuniyetini artıran ve hasta eğitiminde kullanılabilen bir yöntemdir. Hemşirelik uygulamalarında telefon kullanımının yararları arasında ulaşılabilir, ucuz ve uygulamanın kolay olması, hasta izlemlerinin yapılabilmesi, sağlık bakım gereksinimlerini gidermeye yönelik hazır bilgi sunması, danışmanlık ve destek sağlaması, gereksinimlerin, aciliyetlerin değerlendirilebilmesi, semptomların erken dönemde saptanıp kontrol altına alınması, hızlı, yararlı ve etkili çözümler sağlaması sayılabilir. Hemşire telefon danışmanlık programları ile kanser, hipertansiyon ve diyabet gibi kronik hastalıkların yönetiminde yarar sağlanmaktadır. Hemşirelik uygulamalarında telefon kullanımı ülkemiz kültürüne uygun bir yöntemdir. Ancak ülkemizde telefon ile sağlık hizmeti sunumu ile ilgili nitelikli insan gücüne, yasal düzenlemelere ve sağlık politikalarına gereksinim vardır. These days, technological developments in the field of health reveal that changes are needed in nursing practice. Nurses oversee the efficient use of health care resources and continuity of care in the health services. Telephone usage in nursing practice may include situations when individuals or families must give relevant information about their living environments. The telephone is a cost-effective method which can help decrease hospital admissions, increase patient satisfaction rates, and educate patients. The benefits of telephone usage in nursing include easy accessibility, low cost, and simplicity. Furthermore, telephone usage also helps monitor patients effectively, offer ready information to solve health care needs, provide counseling and support, evaluate needs in emergency situations, determine and control symptoms in early stages of diagnosis, and provide fast, useful and effective solutions. Nurse telephone counseling programs provide benefits in the management of chronic diseases such as cancer, hypertension, and diabetes. The use of the telephone in nursing practice is a method which can be easily applied in Turkey. However, in order to offer effective health care services by telephone in our country, qualified manpower, legal regulations and health policies are needed. |
RESEARCH ARTICLE | |
7. | A Study in Scale Development: The Occupational Safety Scale (OSS) for Health Care Personnel Working in Hospital Havva Öztürk, Elif Babacan Pages 36 - 42 AMAÇ: Araştırma, hastanede çalışan sağlık personeli için bir “İş Güvenliği Ölçeği (İGÖ)” geliştirmek amacıyla yapıldı. YÖNTEMLER: Araştırma, metodolojik bir çalışma olup, İl Sağlık Müdürlüğü’nden izin alındıktan sonra Şubat 2010 tarihinde, devlet hastanelerinde çalışan 522 hemşire, 232 hekim ve 271 diğer sağlık personeli ile gerçekleştirildi. Verilerin toplanmasında, demografik özelliklere yönelik 9 soruyu kapsayan anket ve 75 maddelik taslak iş güvenliği ölçeği kullanıldı. Ölçek geliştirme süreci; literatür doğrultusunda maddelerin oluşturulması ile başlamış, meslektaşlardan görüş alınarak yüzey geçerliliği, uzman görüşleri doğrultusunda kapsam geçerliliği, iç tutarlılığı/ güvenirliliği test etmek için madde-toplam puan korelasyon ve Cronbach Alpha değerlerinin hesaplanması ile sürdürülmüş ve yapı geçerliliğini test etmek için faktör analizi ile sonlandırılmıştır. BULGULAR: Uzman görüşü doğrultusunda ölçeğin CVI (Content Validity Index)=.92 dir. Güvenirliliği için madde-toplam puan korelasyon değerleri= 0.47-0.74, Cronbach Alpha değeri= 0.96’dır. Yapı geçerliliği için açıklayıcı faktör analizi yapıldı, ölçeğin KMO (Kaiser-Meyer- Olkin)= 0.95, Bartlett test χ2= 30368.18; p= 0.000, anti-imaj r değerleri= 0.97-0.90 arasında bulundu. Döndürme sonrasında faktör yük değeri 0.50 altında olan maddeler ölçekten çıkarılarak, ölçek 45 madde ve 7 alt faktör ile son şeklini aldı. SONUÇ: Bu ölçek iş güvenliğinin değerlendirilmesinde kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir araçtır. OBJECTIVE: To describe the development of an occupational safety scale (OSS) for health personnel working in hospital. METHODS: This methodological study was done after obtaining written permission from the Provincial Directorate of Health in Trabzon in February, 2010. It was conducted on 522 nurses, 232 physicians and 271 other health personnel working in state hospitals. During data collection, a questionnaire composed of 9 questions regarding demographic characteristics and a 75-item draft scale of occupational safety were used.The scale development process began by consulting the literature, by consulting colleagues for face validity and by consulting experts for content validity. Next, item-total correlations and Cronbach's alpha values were calculated for internal consistency and reliability. Lastly, factor analysis was used to test construct validity. RESULTS: According to the views of specialists, the scale’s CVI was.92. For reliability, item-to-total item correlations ranged from 0.47 to 0.74. The Cronbach Alpha was 0.96. For the construct validity, exploratory factor analysis was done, and its KMO was determined to be 0.95, Bartlett test was χ2= 30368.18; p= 0.000, and anti-image r values were between 0.97 and 0.90. After the rotation, items with a factor load of lower than 0.50 were removed from the scale, and the scale was composed of 45 items and 7 subscales. CONCLUSION: The scale was a valid and reliable tool to use in the evaluation of occupational safety. |
8. | The Opinions of School Nurses About Their Jobs, Job Environments, Roles and Responsibilities Serap Altuntaş, Ülkü Baykal Pages 43 - 50 AMAÇ: Çalışma, okul hemşirelerinin iş, iş ortamı, rol ve sorumluluklarına yönelik görüşlerini belirlemek amacıyla tanımlayıcı tasarımda gerçekleştirildi. YÖNTEMLER: Araştırmanın evrenini, İstanbul’da bulunan 191 özel okul oluşturdu. Örnekleme, İstanbul ili Avrupa bölgesinde okul sağlığı hizmeti sunulan 55 özel okulda görev yapan okul hemşireleri alındı. Araştırma, izin alına bilen okullarda araştırmaya katılmayı kabul eden 36 okul hemşiresi üzerinde gerçekleştirildi. Veriler, okul hemşirelerinin kişisel ve mesleki bilgileri ile iş tanımlarına yönelik ifadeleri içeren bir anket formu ile toplandı ve bilgisayar ortamında tanımlayıcı istatistiklerle değerlendirildi. BULGULAR: Araştırmaya katılan okul hemşirelerinin çoğunluğunun 45 yaş ve üzerinde, ön lisans mezunu, 1-5 yıllık okul hemşireliği deneyimine sahip oldukları, çalışma saatleri uygun olduğu için okul hemşireliğini tercih ettikleri, ancak bu konuda eğitim almadıkları ve bilimsel etkinliklere katılmadıkları, genel olarak okul hemşiresi olarak çalışmaktan memnun oldukları belirlendi. Okul hemşireleri; okul sağlığı programının yönetimi, okula kabul muayenesi, acil durumların kontrolü, kronik hastalığı olan çocuğun bakımı ve izlenmesi, bulaşıcı hastalıkların kontrolü ve bakımı, sağlık eğitimi vb. faaliyetleri kendi işleri olarak gördüklerini, ancak bu faaliyetlerin tamamını yapamadıklarını belirtti. SONUÇ: Okul hemşirelerinin, işleriyle ilgili temel işlevleri kendi işleri olarak gördükleri, ancak okul-çevre sağlığı ve araştırma başlıklarındaki işlevleri ile ilgili görüşleri benimsemedikleri ve yine getirmedikleri belirlenmiştir. OBJECTIVE: To determine school nurses’ opinions about their jobs, job environments, roles and responsibilities. METHODS: The study population includes 191 private schools in Istanbul, and the study sample included nurses employed in 55 private schools which provide school healthcare services. The study was performed on 36 school nurses in the schools that accepted to participate in the study. Data were collected from the nurses through a questionnaire form which included questions about job descriptions, and personal and professional information, and the data were evaluated by computerbased descriptive statistics programs. RESULTS: Most of the school nurses included in the study were 45 years of age or over, had associate’s degrees, and 1-5 years of school nursing work experience. They preferred being school nurses due to the convenient working hours. However, they did not receive education about school nursing and did not participate in any professional development activities. In spite of this, they were pleased to work as school nurses. In addition, they regarded the following duties as part of their jobs: the management of their school’s healthcare program, school inspections, the control of emergency situations, the care of children with chronic diseases, the control of infectious diseases, health education etc.; however, they felt that they did not perform these duties thoroughly. CONCLUSION: It was determined that although school nurses consider the principle functions regarding their jobs as important, they did not have adequate knowledge about school health care practices or research. |
REVIEW | |
9. | Decision Making in Clinical Nursing: Decision-Making Models and Affecting Factors Gülten Sucu, Aklime Dicle, Osman Saka Pages 52 - 60 Klinik karar verme, topluma kaliteli ve güvenli bakım sunma ve hasta bakım sonuçlarını geliştirmede yaşamsaldır. Hemşireler sağlık bakım sisteminde çok yönlü ve karmaşık ortamlarda yoğun bilgi kullanarak kısa sürede klinik kararlar almak zorundadır. Hemşirenin doğru ve etkili klinik karar vermesini; bilgisi, deneyimi, bireysel özellikleri, görevin karmaşıklığı ve ortamın özellikleri etkiler. Klinik karar vermenin sınırlarını ise yasalar, etik ilkeler ve kültürel yapı belirler. Hemşirelikte klinik karar verme sürecinde analitik ve sezgisel yaklaşım kullanılmaktadır. Bu yaklaşımların ve bunlara temellenen modellerin hemşirelik hizmetlerinin kalitesinde önemli etkileri olduğu belirtilmektedir. Klinik karar vermenin anlaşılması, hemşirelik alanlarında doğru klinik karar vermeyi sağlayacak yöntemlerin geliştirilmesine yardım eder. Klinik karar vermenin geliştirilmesi de topluma güvenli sağlık bakım hizmetinin sunulmasına katkı sağlar. Bu derlemede hemşirelikte klinik karar verme, karar vermeyi etkileyen etmenler, karar vermeyi destekleyen yaklaşımlar ve karar verme modellerinin tartışılması amaçlanmıştır. Decision making in clinical settings is vital in order to provide safe, top quality care for the community and to improve patient care outcomes. Nurses have to make clinical decisions in complex, information-intensive environments. Knowledge level, personal characteristics, past experience, job complexities and environmental factors can all have an effect on the accurate and efficient clinical decisions that nurses make. Laws, ethical principles and culture determine the boundaries of clinical decision making. An analytical and intuitive approach must be used for effective clinical decision making in nursing. It is stated that these approaches and the models that they are based on affect the quality of nursing practice. An understanding of clinical decision making helps develop new methods that lead to correct clinical decision making in nursing. The development of clinical decision making contributes to the safe delivery of health care services to society. Clinical decision making in nursing, factors affecting decision making, decision-making models and approaches that support decision making will be discussed in this review. |
Copyright © 2024 Journal of Education and Research in Nursing