Journal of Education and Research in Nursing
OBJECTIVE: The first rule in doing the right procedure to the right patient is the identity affirmation. The use of identity wristbands in inpatient treatment institutions is a new practice and how patients affected from this is not known. This study has been carried out to examine the opinions of the hospitalized patients’ in inpatient treatment institutions on identity wristbands usage and applications.
METHODS: The population of this descriptive and cross-sectional research consists of the patients hospitalized in a state hospital. Samples of the research consist of 322 patients accepting to attend to the research and being able to communicate, hospitalized for at least two days between 01.05.2012 – 01.06.2012 at internal diseases and surgical clinics. The data were obtained through survey form. Numeric and percentage distributions of the data were given.
RESULTS: The mean age of the patients attending to the research was 56.86 ± 17.51 years, 59.3% of them were women, 41.9% of them were graduate from primary school, 57.2% of them are hospitalized at internal medicine services. It was determined that 94.4% of the patients were carrying identity wristbands, 5.6% of them were not sticked a wristbands, wristbands were attached 76.7% of the patients as soon as they were hospitalized. 96.3% of the patients were found to be carrying white identity wristband while 3.7% of them had red wrist straps. 8% of the patients determined to have an allergy to a known item; of the patients claiming to have an allergy, 61.5% of them found to have white wrist straps, 38.5% of them have red wristbands, 81.1% of them were found to have been asked about their allergic reactions before attaching the wristbands.
CONCLUSION: It was determined that the faulty applications in identity wrist strap usage and it was found that patients no discomfort.
AMAÇ: Amaç: Doğru hastaya doğru işlemin yapılmasının ilk şartı kimlik doğrulamasıdır. Ülkemizde yataklı tedavi kurumlarında kimlik tanımlayıcı bileklik kullanımı yeni bir uygulamadır ve hastaların bundan nasıl etkilendiği bilinmemektedir. Bu çalışma, bir devlet hastanesinde yatan hastaların kimlik tanımlayıcı bileklik kullanımı hakkındaki görüşlerini ve uygulamaları incelemek amacıyla yapılmıştır.
YÖNTEMLER: Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel türdeki bu çalışmanın evrenini bir devlet hastanesinde yatan hastalar oluşturmuştur. Araştırmanın örneklemini 01.05.2012-01.06.2012 tarihleri arasında aynı hastanenin dahili ve cerrahi kliniklerinde en az iki gündür yatan, iletişim kurabilen ve araştırmaya katılmayı kabul eden 322 hasta oluşturmuştur. Veriler anket formu ile toplanmıştır. Verilerin sayısal ve yüzdelik dağılımı verilmiştir.
BULGULAR: Araştırmaya katılan hastaların yaş ortalaması 56.86±17.51 yıldı, %59.3’ü kadındı, %41.9’u ilkokul mezunudur, %57.2’si dahili kliniklerde yatmaktadır. Hastaların %94.4’ünde kimlik tanımlayıcı bileklik bulunduğu, %5.6’sına bileklik takılmadığı, %76.7’sine kimlik tanımlayıcı bilekliğin kliniğe yattığı anda takıldığı saptanmıştır. Hastaların %96.3’ünde kimlik tanımlayıcı bilekliğin beyaz, %3.7’sinde kırmızı olduğu saptanmıştır. Hastaların %8’inin bilinen herhangi bir maddeye alerjisi olduğu, alerjisi olduğunu ifade eden hastaların %61.5’inde beyaz bileklik, %38.5’inde ise kırmızı bileklik takılmış olduğu, %81.1’ine kimlik tanımlayıcı bileklik takılmadan önce alerji bilgileri sorulduğu belirlenmiştir.
SONUÇ: Yatan hastalarda kimlik tanımlayıcı bileklik kullanımında yanlış uygulamaların yürütüldüğü ve hastalara rahatsızlık vermediği saptanmıştır.
Copyright © 2024 Journal of Education and Research in Nursing